Arama:

ÇAKRALAR

     Bedende enerjinin aktığı yüzlerce enerji merkezi bulunmaktadır. Bunlardan 7 ana enerji merkezine ÇAKRA denir. Çakra, fiziksel bedenin yaşaması için gerekli olan enerji çakralar aracılığıyla auranın katmanlarından ve eterik, duygusal (astral), zihinsel ve ruhsal bedenden geçerek fiziksel bedene akar.      Yedi ana çakradan her birinin hem fiziksel hem de şuurumuzu etkileyen belirli fonksiyonları vardır. Ayrıca, her birisi bedenin endokrin sistemiyle ve tüm salgı bezleriyle ilişkilidir. Çakraların her birinin belirli frekansı ve rengi vardır. Ayrıca çakraların her biri diğerleri ile bağlantılı ve sürekli enerji alışverişi halindedir. Bu nedenle bir veya birkaç çakradaki tıkanık ve dengesizlik bütün çarka sistemini etkiler.      Çakraların varlığını bilmek ve nasıl çalıştıklarını anlamak kendi varlığımızda uyumlu ve sağlıklı bir bütünlük yaratmak yaşamımızın her yönünde sağlıklı fonksiyon gösterebilmek için son derece önemlidir. Çakra sisteminin farkına varmak kişiyi şuurlandırarak hem fiziksel hem de ruhsal yönden uyumlandırır ve denge sağlar.  

KÖK ÇAKRA:

  • Yaşam sorunu: Hayatta kalma 
  • Yaşam alanı: Yaşam iradesi, kendi varlığını onaylama, topraklanma, sağlam olarak ayaklarının üzerinde durma, hayatta kalma, kaçış, türünün devamını sağlama.
  • Rengi: Kırmızı’dır.
  • Taşı; Kedi gözü, yakut, kırmızı mercan, akik, hematit, kantaşı’dır.
  • Uygun müzik; Ritmik melodiler, Enstrumantal müzikler.
  • Bu çakra, cinsel organla anüs arasındadır.
  • Bu çakra varoluşumuzun temelini teşkil eder. Fiziğe ve yerküreye bağlar. Fiziksel faaliyetlerimiz bu çakranın nasıl çalıştığına bağlıdır.
  • Kök çakra bizi maddesel özümüze doğru çeken bir güce sahiptir. Hayatta kalabilmemiz ve yaşamı devam ettirebilmemiz için gerekli enerjiyi sağlar. Blokaj durumunda korku, güvensizlik, tedirginlik yaşanır.
  • Yetersiz çalışması ağrılara sebep olur ilgili organlarda aktivite kaybı olur.
  • Bu çakra aynı zamanda geçmiş hayatlarımızın da kilitlerini açarak bize gizli kalmış yeteneklerimizi ve bilgeliğimizi geri kazandırır. Ayrıca bu hayatımızı gölgeleyen geçmiş hayatların olumsuz motiflerini ve acılarını silmemizi sağlar.

SAKRAL ÇAKRA:

  • Yaşam sorunu: Yaşama sevinci
  • Yaşam alanı: Duyumsallık, cinsellik, yaşama sevinci, öz duygular, heves, yaşama zevki, yakınlık, ilişki.
  • Rengi: Turuncu’dur.
  • Taşı; Quartz, sarı sitrin ve aventurin’dir.
  • Uygun müzik; Akıcı, ritmik, hareketli melodiler.
  • Bu çakra, göbek deliğimizin iki parmak altında yer alır.
  • Fizik seviyede yaratıcılığın merkezidir. Pozitif çalıştığında, kendimizi iyi hissederiz. Bu çakra canlı ve dengeli ise duygularımız dengeli ve başkalarıyla ilişkilerimiz olumlu olur.
  • Yeterince çalışmıyorsa kendine güvensiz, çirkin ve değersiz hissederiz. Seksüel gücü zayıf , karşı cinsle ve hemcinsleriyle iletişim kurmakta güclük çekeriz. Bu kişiler zevkleri inkar eder ve kendilerini bundan mahrum ederler. Aşırı ya da yetersiz çalışması durumunda, cinsellikte saplantılı davranışlar, hatta sapkınlığa varan eğilimlere ya da tersi frijidite yani sekse karşı ilgisizlik ve soğukluk görülebilir.
  • Bu çakranın dengelenmesinde sıvı tüketimi önemlidir. Dengeli olduğunda; neşeli, dışa dönük, etkileyici olunur.

SOLAR PLEKSUS ÇAKRA:

  • Yaşam sorunu: İktidar
  • Yaşam alanı : İlişki yeteneği, kendi bakımını üstlenme, sezgiler, başkalarına karşı beslenen duygular, korku, karma, ayrılık.
  • Rengi: Sarı’dır.
  • Taşı; Sarı sitrin, aventurin, quartz, amber ve topaz’dır.
  • Uygun müzik; Ritmik enstrumantal müzik, ilahiler.
  • Bu çakra, göbek deliğimizle göğüs kafesimiz arasında yer alır.
  • En temel özelliği güç ve iradedir. Bütünlüğe giden yolu birleştirir. Sosyal anlamda solar pleksus başkalarıyla olan iletişimimizi ifade eder. Değişim ve hareket bu çakrayla ilgilidir. Aynı zamanda kişinin benliğini güçlendirmesinde yardımcı olan çakradır.
  • Uyumsuz çalışması halinde; eleştiriye aşırı tepki verme, kontrol etme ihtiyacı, düşük benlik değeri, özgüven eksikliği şeklinde kendini gösterir.
  • Uyumlu çalışması halinde neşeli, dışa dönük, kendine saygılı, etkileyici kişilik. Bu çakranın gelişimi 14-21 yaşları arasındadır. Bu çağda gençte kendine güven ve benlik değerinin geliştiği yaştır.

KALP ÇAKRASI:

  • Yaşam sorunu: Sevgi.
  • Yaşam alanı: Sevgi, sevgi dolu davranışlar, iyilik, açıklık, kabullenme.
  • Rengi: Yeşil’dir.
  • Taşı; Pembe Quartz, Kunzite, Kırmızı Turmalin, aytaşı, malahit ve yeşim’dir.
  • Uygun müzik; Klasik müzik.
  • Bu çakra, göğüslerin tam ortasında vücudun merkezinde bulunur. Tüm çakraların da merkezindedir.
  • En belirgin özelliği sevgi çakrası olmasıdır. Kalp, sevgi, aşk bu çakranın etkilediği alanlardır. Bu çakra aynı zamanda maddesel olanla, ruhani olan arasındaki köprü işlevini de üstlenir. Sanskritçe’de Anahata “iki cismin birbirine çarpmadan çıkarttıkları ses” anlamına gelir.
  • Şefkati, affetmeyi, koşulsuz sevgiyi ve kendini kabul etmeyi simgeler.
  • Kalp çakrasının uyumsuz çalıştığı durumlarda vücudumuzda görülebilecek fiziki rahatsızlıklar; kısa ve sık nefesler, nefes alma güçlükleri, yüksek tansiyon’dur. Psikolojik açıdansa; bağımlılık, evham, endişe, alınganlık, melankoli, yalnızlık korkusu, duygusal bağlılıktan korkma ya da aldatılma korkusu yaşanabilir.
  • Kalp çakrasının uyumlu çalıştığı durumlarda kişi: empati kurabilen, arkadaş canlısı, şefkatli, başkalarını desteklemeye hevesli ve herkesteki en iyiyi görmeye yatkın olma durumundadır.
  • Kalp çakrasını dengelemek için bol bol yeşil yapraklı sebze tüketmek faydalıdır.

BOĞAZ ÇAKRASI:

  • Yaşam sorunu: Kendini gösterme
  • Yaşam alanı: İletişim, alışveriş, kendini ifade etme, bireysellik.
  • Rengi: parlak mavi’dir.
  • Taşı; Lapis lazuli, turkuaz ve aqua marin’dir.
  • Uygun müzik; New age ve yankılı sesler.
  • Bu çakra, boğazımızın üstünde köprücük kemiği ile gırtlak arasında yer alır.
  • İletişimin çakrasıdır. Kişinin kendisi ve içinde yaşadığı tüm ortamla olan ilişkisi ve iletişimidir. İletişim, ses, kendini ifade etme, konuşma ve yazma yeteneği bu çakranın etkilediği özellliklerdir.
  • Boğaz çakrasının vereceği hayat dersi; kişisel ifade ve seçim yapabilme gücüdür.
  • Etkisiyle değişimin ve transformasyonun mümkün olduğu çakra merkezidir.
  • Uyumsuz çalıştığında, kişi kendini ifade etme sorunları yaşar. Bunun sonucunda da öfkenin biriktirildiği bölge olabilir. Uzun süreli ses kısıklıkları, konuşurken ses çatallaşması, boğaz enfeksiyonları kendini ifade etmede yetersizliğin belirtileridir.
  • Boğaz çakrasının uyumlu çalıştığı durumlarda; kuvvetli ilhamlara sahip sanatçılar, güzel sesli başarılı konuşmacılar, halkla ilişkiler ve reklamcılığa yatkınlık. Yazarlığa ve sunuculuğa uygun olurlar.
  • Gökyüzünü izlemek, sakin göl yada durgun su manzaraları boğaz çakrasını dengelemek için idealdir. 

ÜÇÜNCÜ GÖZ ÇAKRASI

  • Yaşam sorunu: Kendini gerçekleştirme.
  • Yaşam alanı: Ruhsal frekans alanında ki sezgiler, fikirler.
  • Rengi: lacivert’tir.
  • Taşı; Ametist, Florit, azurit, sodalit, Lapis Lazuli’dir.
  • Uygun müzik; Orman sesi, kozmik sesler
  • Bu çakra, iki gözün arasında kaşların ortasında yer alır.
  • Doğaüstü yeteneklerin varlığını ve gelişimini temsil eder. Sezgiler bu merkezden etkilenir. Sezgilerimiz hayal gücümüz, durugörü için gerekli enerjiyi sağlar.
  • Üçüncü gözü açık olanlar, sezgisi güçlü olanlardır. Gözlerinin görebildiğinin ötesini görürler. Duygusal zekaları çok kuvvetlidir. Telepatik yetenekleri çok gelişmiştir, bu yüzden yükselmiş varlıklarla bağlantı kurabilir ve onlardan ruhsal yardım alabilir.
  • Sezgi gücü, altıncı his (durugörü) gibi duyu dışı algılamalarımızı etkileyen bu çakradır. Fiziki bedenimizde yani vücudumuzda duyu organlarını kontrol eder ve beyinle direkt bağlantılıdır.
  • Üçüncü göz’ün dengesiz ve kötü çalışması halinde fiziki bedende migren, şiddetli baş ağrıları, körlük ya da görme bozuklukları, sinirsel iltihaplar ve rahatsızlıklar, beyin kanamaları, beyin tümörleri, felç olabilir.
  • Bu çakranın düzenli çalışması, sezgi gücünü artırır, içten gelen sesler mesajlar haline gelir ve düşünceler gerçekleşmeye başlar.

TAÇ ÇAKRA:

  • Yaşam sorunu: Kendini tanıma-bilme.
  • Yaşam alanı: Kozmik (evrensel) bilinç, ruhsallık, birlik.
  • Rengi: Menekşe mor’udur.
  • Taşı; Kuartz, elmas, opal, ametist’tir.
  • Uygun müzik; Sessizlik ve derin vech hali.
  • Bu çakra, başımızın tepesinde en orta noktada yer alır.
  • Diğer çakraların dengesiz ya da yetersiz çalışması durumu tepe çakra için geçerli değildir. İhtiyacımız olan hayat gücünün geldiğine inanılan bağlantı noktasıdır. Aura bedenlerini evrene ve ilahi olana bağlayan gümüş kordon, taç çakradan çıkar.
  • Ruhsallığı, her şeyle birlik olma duygusunu simgeler. Aynı zamanda yuva ve evi de simgeler.
  • Çakranın uyumsuz olduğu durumlarda kişi paranoyaya yakın ölüm korkusu yaşar. Ruhsallığı inkar etmeye ve kaçmaya eğilim gösterir, akıl ve mantıkla evrendeki her şeyi açıklamaya çalışır. Aşırı egosantrik bir kişiliğe sahip olabilir, sorular içinde boğuşur ve hiç birine cevap bulamaz, manik depresif bir ruh halinde olabilir, cinselliğini ifade etmede sapkın davranışlar sergileyebilir. Birileri tarafından engellenme korkusu yaşar, memnuniyet eksikliği, yıkıcı hisler,panik ve tükenmişlik duygusu, ait olamama hissi, depresyon ve migren görülür.
  • Çakranın uyumlu olduğu durumlarda; Kişi bireysel egosunu bırakır ve evrensel egoyu kabullenerek her şeyle birlik olma duygusunu deneyimler. Bolluk ve sonsuz mutluluğun saf bilincinde yaşar. Kendini ruhsallığa açarak bilinçaltına tam hakimiyet kurar. Hayattaki mucizeleri deneyimler.

Tepe çakrası (taç çakra) birliği temsil eder. Bu birlik, o güne dek yaşanan bütün sorunları başarıyla çözmenin neticesinde oluşur. Problemi çözme, her zaman ilk 6 çakra arasında gelişir ve sonrada bilinci yükseltir. İşte bu yükselen bilinç hali, tepe çakrasına işlenir. Tepe çakrası, her sorun çözmede daha fazla döner ve daha fazla açılır. 
Tepe çakrası aynı zamanda evrensel bilincin alanıdır. Tepe çakrasının aşırı bir biçimde açılması, insanın “aydınlanma” haline ulaşması haline gelir. Uzun süre taşınabilmesi mümkün olmadığından, aydınlanma durumu uzun süreli değildir. Aydınlanma, polarite’nin (zıt kutupluluğun) aşılması hali, bir’liktir. Kişi bu haldeyken, hem kendisini herkesle ve her şeyle bağlı hisseder, hemde her nesneyi, her bitkiyi, her insanı kendiliğinin bir parçasıymış gibi algılar.
Aslında hepimiz, günlük hayatta karşılaştığımız bir sorunu çözdüğümüzde (çok kısa sürelide olsa) küçük bir “aydınlanma hali” yaşarız. Çünkü sorunu çözmek, ilgili olan zıt kutupluluğu aşmak demektir.
Genellikle sorunları çözdüğümüzde, üzerimizden kalkan ağır bir yük hisseder, hafifleriz. Bu tepe çakramızın açılarak, daha yüksek bir frekansta titreşmesineyakından şahit olma durumudur.

"https://www.nefesankara.com/"